Kahve sadece kahve değildir. Peki, neden kahve içeriz? Bunun elbette sayısız nedeni var. Temel olarak kahve, sabah kalktığımızda zihnimizi harekete geçirir, bizi daha iyi hissettirir… Anthony Giddens’a göre kahve yalnızca bir içecek değildir. Kahve içmenin bir de sosyolojik yönü bulunur. Gidens’ın kahve üzerine yaptığı sosyolojik analize göre kahve, toplumsal etkinliklerimizin bir parçası olarak simgesel bir değer taşır.
Türk kültüründe de kahve yalnızca bir içecek olarak görülemez. Kahve hem en keyifli anlarımıza hem de dertleri paylaştığımız anlara eşlik eder. Hatta belki de daha önemlisi toplumun temel taşı aile kurumunun ilk adımı kahveyle atılır. “Kız isteme merasimi” gerçekleştirileceğinde kahveler pişirilir, damat adayına bol tuzlu zehir gibi bir kahve verilir. Tabii adet gereği de damadımız sesini çıkarmaz ve gelin adayının olumsuz yönlerine bir yandan da razı olduğu, olacağı mesajları karşılıklı verilmiş olunur.
Kahvenin arka planında gerçekten de toplumsal bir birikim bulunuyor. Şimdi tekrar kahve sosyolojisine geri dönelim ve Gidens, kahveyi 4 koldan nasıl ele almış birlikte göz atalım.
Simgesel değer olarak kahve
Yeme içme tüm toplumlarda etkileşim ve törenlerin gerçekleştirilmesi için ortam yaratır. Kahve içmek için bir araya gelen iki kişinin de gerçekte ne içtiklerinden ziyade bir araya gelmek ve konuşmakla ilgileneceklerini söylemek yanlış olmaz. Özellikle Batı kültürü için kahve içmek güne başlangıç yapmak için bir ritüel. Gün içinde başkalarıyla içilen kahveler ise toplumsal nitelikte bir tören olarak görülebilir. Tüm bunlar toplumsal etkileşim için ortam yaratır ve dolayısıyla sosyolojik inceleme için bir alan oluşturur.
Uyarıcı olarak kahve
Zihni harekete geçiren kahve keyif verici bir özellik de taşır. Pek çok toplumda kahve uyanmak, canlanmak için içilir. Örneğin “Batılı” toplumlarda kahve tiryakileri toplumun kalanları tarafından uyarıcı kullanıyorlarmış gibi görülmezler. Buna karşın bazı kültürlerde kahvenin uyarıcı etkisi nedeniyle alkol ve uyuşturucu maddeler gibi yasaklandığını söylemek mümkün.
Toplumsal ve ekonomik ilişkiler eksenli kahve
Kahvenin üretilip paketlenmesi, dağıtımı ve pazarlaması binlerce kişiyi etkileyen büyük çapta bir girişim. Avrupa ve ABD’de tüketilen kahvenin büyük bölümü Güney Amerika’dan ithal ediliyor. Önemli bir nokta olarak, kahve bahçelerinde çalışan işçilerin dünya standartlarında son derece ucuz saatlik ücretlerle çalıştırıldığı bilinen bir gerçek. Kahveyi içen kişiye kadar oluşan zincirin devam edebilmesi için unutmamak gerek ki birbirinden binlerce kilometre uzaklıktaki kişiler arasında sürekli etkileşim gerekiyor.
Geçmiş odaklı, toplumsal ve ekonomik gelişmeyle ortaya çıkan durum
Günümüzde geçerli olan kahve ilişkilerinin bir anda ortaya çıkmadığı kesin. Kahve yaygınlaştıkça markalaşmış ve nihai tüketici olarak hangi çeşit kahveyi içeceğimiz, kahveyi nereden satın alacağımız konusunda yaptığımız seçimleri dahi bir yaşam biçimine dönüştü. Günlük rutinin bir parçası haline dönüşen bu davranışların değişebileceğini ve hatta belki de ortadan kalkabileceğini kim inkar edebilir?
Comments