Sürdürülebilirlik, kahve sektörü de dahil olmak üzere Dünya'nın her tarafındaki işletmeler için giderek daha önemli bir konu haline geliyor. NCA tarafından hazırlanan 2021 raporu, 20-49 yaş arasındaki kişilerin ABD'deki tüm özel kahve tüketiminin %38'ini oluşturduğunu tespit etti. Bu yaş grubunun çevre üzerindeki etkileri konusunda giderek daha bilinçli hale geldiği ve dünya çapında sürdürülebilir değişim için baskı yapmaya devam ettiği belgelenmiş. Kahve tüketiminin çevreyi nasıl etkilediğine odaklanılırken kahve üretimi tedarik zinciri, karbon ayak izinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. İklim değişikliğinden en çok çiftçilerin etkilendiğini biliyoruz ve kahve yetiştirmenin ürettiği karbon emisyonlarını azaltma ihtiyacı her zamankinden daha fazla gibi gözüküyor...
BÖLÜM 1
Kahve Sektöründeki Sürdürülebilirlik Sorunları
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli kahve üretimi dahil küresel tarımda, bütün sera gazı emisyonlarının yaklaşık %10 ile %12 arasında olduğunu tahmin etmektedir. Karbondioksit, tüm küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %75'inden sorumludur. Şu anda kaydedilen büyük bir kısmının insan faaliyetleri nedeniyle yüksek seviyelerde olduğu biliniyor. Danna Wasserman, Sucafina Specialty'de bir tüccar ve q graderi. ''Küresel ölçekte tarım, sera gazı emisyonlarımıza en çok katkıda bulunanlardan biridir.'' diyor. Kahve üretimindeki sera gazı emisyonlarının çoğu, gübre kullanımından ve yıkama istasyonlarındaki atık sulardan kaynaklanmaktadır. Ormansızlaşmaya yol açabilen kahve üretimi, paketleme ve nakliye konusu da var.
Kahve üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının ülkeden ülkeye farklılık gösterdiğini de belirtmek lazım. Bu, doğru ölçümleri ve karşılaştırmaları zorlaştırırken ayrıca her ülke veya bölgenin bile ihtiyaçları farklı olduğundan, karbon emisyonlarını azaltmak adına herkese uyan tek bir çözüm üretmeninde zor olduğu anlamına geliyor.Ruanda'daki küçük toprak sahiplerinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, toprağın kalitesiz olmasıdır. Buna kısmen ülkenin topografyası ve şiddetli yağışları neden oluyor. Çiftçilerin daha ucuz olan kimyasal gübreler kullandığını söylemek mümkün.Sorunun kökü topraklarda organik madde eksikliği, bu yüzden ucuz kimyasal gübreler genellikle etkisiz kalıyormuş. Böylece çiftlik düzeyinde karbon emisyonlarının ana kaynağı olmaktan alıkoyulamıyorlar.
BÖLÜM 2
Karbon Ayak İzimizin Azalması Gerekiyor
2019'da National Geographic, 1.5°C'lik küresel bir sıcaklık artışının gerçekleşmesinden önce dünyanın toplam "karbon bütçesinin" yalnızca beşte birine sahip olduğunu belirtmişti. Bunun bir dizi yıkıcı çevresel etkisinin olacağı, biyolojik çeşitliliği tehdit edeceği ve dünya çapında daha sık yaşanacak aşırı olan hava koşullarına yol açacağı söyleniyordu. Kahve üreten ülkeler, iklim değişikliğiyle doğrudan ilişkili ve aşırı hava koşullarına giderek daha fazla maruz kalmaları ile artan karbon emisyonlarının trajik etkilerine en çok maruz kalanların sadece bir kısmı. Karbondioksit doğal olarak üretilirken insan faaliyetleri yaydığımız miktarı büyük ölçüde artırdı. Karbondioksit, diğer sera gazları ile birlikte atmosferde ısıyı hapseden ve küresel sıcaklıkların yükselmesine neden olan bir “bariyer” görevi görüyor.
National Geographic tarafından tahmin edilen 1,5°C'lik artış, dünya nüfusunun %14'ünü en az beş yılda bir şiddetli sıcak dalgaları yaşama riskiyle karşı karşıya bırakacak. Kahve yetiştiren topluluklar ise etkilenenler arasında olacaktır. Daha yüksek sıcaklıklar, artan kuraklık riski ve öngörülemeyen yağış modelleri kahve üretimini şimdiden etkiliyor. Buna karşılık, çiftçiler genellikle en uygun yetiştirme koşullarını aramak için daha yüksek irtifaları tercih etme veya daha verimli ancak daha az sürdürülebilir tarım uygulamalarına başvurmaya zorlanıyorlar. Sucafina Specialty'nin Avrupa ve Afrika'dan sorumlu yöneticisi Cory şöyle diyor: "Bu devam ederse, çiftçiler ve çocukları geçimlerini sağlamanın daha kolay ve daha ödüllendirici yollarını aramaktan veya çiftçilik yapmak için kullandıkları toprağı ve suyu yok eden kestirme yolları kullanmaktan başka çareleri kalmayacak." Sert değişiklikler yapılmazsa ve karbon emisyonları azaltılmazsa, kahve endüstrisinin geleceği tehlikede olabilir.
Tarım toplulukları kimseye muhtaç olmadan yaşayamaz ve çevresel açıdan sürdürülebilir yollarla çiftçilik yapamazsa, kahve endüstrisinin büyüyen bir tüketici tabanının ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl yüksek kaliteli kahve üretmeye devam edebileceğini hayal etmek zor. İnsanları önemseme, gezegeni koruma, çiftçilere ve tarlalara yatırım yapma konularında derinlemesine değişikliklere gidilmezse, sektör yok olma veya büyük ölçüde değişme riskiyle karşı karşıya kalacak gibi gözüküyor.
BÖLÜM 3
Kahvenin Karbon Ayak İzini Ölçmek
Bir ürün veya hizmetin karbon ayak izini ölçmek için, belirli bir zaman diliminde onun karbondioksit ve diğer sera gazı emisyonlarını ölçmeniz gerekir. Bu emisyonları en aza indirmek için daha fazla eyleme karar vererek kullanılabilecek bir yol haritası oluşturulur. Karbon ayak izimizi azaltmak için bir yol haritası çizerek, tüm tedarik zincirindeki sıcak noktaları belirleyebilir, bu sorunları çözmek için zaman ve kaynak yaratılabilir. Mart 2021'de Rwacof'un karbon haritası çalışmasının sonuçları genel olarak ihraç edilen 1 kg yeşil kahve için 3 kg CO2 üretildiğini gösteriyor. Karbon haritalama çalışması ile tedarik zinciri, çiftlikten ihracata kadar araştırıldı ve toplam karbon emisyonunun %45'inin çiftlik düzeyinde üretildiğinin farkına varıldı. Ruanda'daki kahve üretiminin belirli yönleri, diğerlerinden daha fazla sera gazı emisyonuna katkıda bulunuyor. İhraç edilen her 1 kg yeşil kahve için, esas olarak kimyasal gübre kullanımı nedeniyle tedarik zincirinin ilk aşamasında 1.4 kg karbondioksit salınıyor. Karbon haritalama çalışması, emisyonların %40'ının yıkama istasyonundan geldiğini de ortaya çıkardı. Bunun büyük bir kısmı atık su arıtımından kaynaklanan metan emisyonlarından kaynaklanıyormuş. Metan, atmosferde sadece 12 yıl kalırken, atmosferimizdeki ısıyı tutmada karbondioksitin 84 katı kadar daha güçlü olduğuna inanılıyor.
BÖLÜM 4
Karbonsuz Kahve Üretimi
Karbonsuz kahve yetiştirmek uzun vadeli bir süreç ve özel bir planlama gerektiriyor. Son aylarda ve yıllarda büyük ölçekli kahve zincirlerinin karbonsuz kahve tedarik etmek için hedefler belirlemeye başladığı duyumu var. Bu genellikle, toprak beslenmesinin iyileştirilmesi, kimyasal gübre kullanımının en aza indirilmesi ve toplu yeniden ekimi içerebilen bir dizi girişimle sağlanabilir. Sucafina, şu anda ekipleri ile teknik yardım sağladığı ve toprak testi yaptığı Kenya'daki çiftçilerle çalışıyor. Bazı çiftçilerin mahsullerinin aşırı gübrelendiğini veya topraklarında ihtiyaçlarına göre ayarlanmamış girdiler kullanıldığı tespit edilmiş. Onlarla birlikte çalışarak sadece emisyonlarını azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda girdi maliyetleri de azaltılmış.
Mona, Rwacof'un hem toprak sağlığına hem de gübre kullanımına yönelik bazı alternatif girişimler geliştirdiğini belirtiyor. " The Bug Picture ve COPED ile ortaklaşa olarak, organik gübre üreten ve kahveli kiraz küspesi atıklarını geri dönüştüren bir kara asker sineği tesisi geliştirdik" diyor. Kara asker sinekleri dünya çapında yaygın olan, topraktaki besin maddelerini yenilemek için organik maddelerin parçalanmasında önemli bir rol oynar. Çalıştıkları çiftçilere dağıtılmadan önce kurtçuklar hayvan yemi olarak yeniden kullanılırken, Ruanda toprağının özelliklerini karşılamak için karıştırılıyor.
Kimyasal gübreler çiftçiler için faydalı olabilir ancak uzun vadede bazıları toprak pH seviyelerini zamanla değiştirebilir. pH 5.5'e ulaştığında (asidik) mahsul verimi büyük ölçüde düşebilir. Kimyasal akıntının yeraltı suyuna sızdığı ve ekosistemi bozduğu yerde sızıntı da meydana gelebilir. Ayrıca daha ucuz kimyasal gübreler yerel toprak için optimize edilmeme eğilimindedir; bu da aslında çiftçilerin varsaydığı kadar toprak sağlığını ve mahsul beslenmesini iyileştiremedikleri anlamına gelir. Gübrenin toprağa bağlanmamasıyla ilgili sorunlar bile olabilir.
Doğal gübre daha ucuzdur ve karbon emisyonları için birçok olumlu yönü vardır: uzak bir yerden taşınmak yerine yerel olarak üretilir, ekilebilir arazileri korumak için çöplüklerdeki atıkları uzaklaştırır ve toprağa daha fazla karbondioksit tutulmasına yardımcı olur. Karbon sekestrasyonu, karbondioksiti yakalayarak depolama anlamını taşır. Böylece onu atmosferden uzaklaştırarak ısınma etkileri azaltılmış olur. CO2 esas olarak bitkiler tarafından fotosentez sırasında yakalanır ve onlarca yıl depolanabilir.
BÖLÜM 5
Karbonsuz Kahve Hayal mi ?
Kahve sektöründe karbon nötrlüğüne, hatta karbon negatifliğine ulaşmak çok önemli. Karbon negatifliğine odaklanmak, doğal çevredeki dengenin bir kısmını geri kazanmamıza ya da en azından giderek kötüleşen doğal afet döngüsünü yavaşlatmamıza yardımcı olabilir. Ekonomik sürdürülebilirlik de önemlidir. Karbonsuz kahve pazarı büyüdükçe, çiftçilerin değişen taleplere ve standartlara ayak uydurabilmesi hayati önem taşıyor. Dış finansal girdi olmadan, yatırım kapasitesinden yoksun olan (ortalama olarak Ruandalı çiftçi için durum böyle) ve daha sonra bu yeni standartlara uyum sağlayamayan yetiştiriciler, pazara erişimlerini kaybetme riskiyle karşı karşıyadır.
Ancak karbonsuz veya negatif kahve, çiftçilerin daha sürdürülebilir olmalarına yardımcı olabilir. Çiftliklerinin verimini ve kalitesini artırarak, çiftçilerin ortalama bir çiftçi için yılda yaklaşık 150 ila 200 ABD Doları olan yıllık gelirlerini artırmalarına yardımcı olmalıyız. Bunun daha sonra tedarik zinciri boyunca sağlanması gerekir. Değirmenden nihai tüketiciye kadar bir kelebek etkisi yaşanıyor. Artan verim ve daha yüksek kalite, tedarik zincirindeki tüm aktörlere fayda sağlıyor; özellikle hasat edilen kiraz hacminin yıldan yıla azaldığı Ruanda'da.
Karbonsuz kahve, diğer kahve sektörü paydaşları için de bir fırsat sunuyor. Tüketiciler genel olarak karbon ayak izlerini azaltmaya çalışırken, karbonu azaltılmış veya karbonsuz kahveye artan bir ilgi görülüyor. Perakendecinin bakış açısından ise önümüzdeki on yıl içinde karbona odaklanmak mutlak bir gereklilik haline gelecek gibi. Küresel GHG emisyonlarını azaltmak için acil eylem gerekiyor ve kahve sektörü hiçbir şekilde yalnız olmasa da, karbonsuz kahve üretimine her türlü geçiş yardımcı olabilir. Buna ek olarak, sürdürülebilir ürünlere yönelik tüketici talebi arttıkça, üreticiler karbonsuz kahvenin büyümesinin mahsulleri için daha iyi bir fiyat elde etmelerine yardımcı olabileceğini görecekler.
Comments