“Kopi luwak” Dünya’nın en az üretilen ve en pahallı kahvesi ünvanını taşıyor. Kahve meyvesi, misk kedilerinin beslenmesinde önemli bir yer tutuyor. Kahve meyvesini yiyen misk kedilerinin midesinde bu meyvenin protein yapısını değiştiren enzimler bulunuyor. Yaklaşık 8 saat süren fermante süreci, kahve çekirdeğinde ki asit miktarında düşüşe neden olmasını ve kahvenin çok daha yumuşak içimli olmasını sağlıyor. Öyle ki alıcısını, fincanı 80$’dan buluyor.
Misk kedilerinin, Endonezya’nın Sumatra adasında ve diğer yaşam alanlarında ki meyve tarlalarına girip meyveleri yemesi sebebiyle sorun olarak görülmesi bu hayvanlar için bir tehlike oluştururken, kopi luwak kahvesinin değerli oluşu çiftçilerin bu hayvanlara zarar vermesini engellemiş. Ancak kopi luwak kahvesi dünya çapında ünlü olunca talebin artması ile birlikte misk kedileri için de kötü günler başlamış. Eskiden doğal ortamlarında yaşayan ve yedikleri kahve çekirdeklerinin bulunduğu dışkılar yerliler tarafından toplanırken, talebin inanılmaz şekilde artması sebebiyle yakalanıp kahve plantasyonlarında ki kafeslerde yaşamaya mahkum edilmeye başladılar. Bu da misk kedilerinin geleceğini belirsizleştiriyor. Misk kedilerine karşı işlenen suçlar bununla kalmıyor tabi ki. Kahve çekirdeği ile alakalı sertifika veren birkaç kuruluş ‘’kopi luwak’’ üretimi için tutsak misk kedisi dışkısı kullanılmasını yasaklamış olsa da bunun ne kadar etkili olduğunu anlamak güç değil.
Peki bu kahve çekirdekleri elde edilirken izlenen süreç doğal mı? Yoksa hayvanlar tutsak ediliyor mu? Bunu anlamanın neredeyse imkansız olduğunu düşünürsek kahve severler tarafından az tüketildiğini söylemek mümkün. Gerek yüz yüze, gerek sosyal medya aracılığıyla iletişim halindeyken hep daha farklı, daha çok kahve denemeniz gerektiğine değiniyorum. Siz bu kahveyi, bu fikrimin dışında tutun lütfen!
留言